Sarısaray, her sabah torununu tekerlekli sandalye ile okula getiriyor. Ancak bu fedakar yolculuk, yalnızca bir aile sorumluluğu değil, aynı zamanda bir eğitim seferberliğine dönüşüyor. Boş zamanlarında ise okuldaki Papatya Sınıfı’nda öğrencilerle birlikte okuma çalışmaları yapıyor, imla kurallarını öğretiyor ve sınavlara hazırlık sürecinde onlara destek oluyor.
Sınıf öğretmeni olarak 40 yıllık öğretmenliğinin ardından engelli torunumu okulda beklerken zamanımı en verimli şekilde değerlendirmek istediğini anlatan Sarısaray, "Bir eğitimci olarak çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak, onların eğitim eksiklerini tamamlamak benim için büyük bir mutluluk. Şimdiye dek onlarca öğrencinin hayatına dokunduğuma inanıyorum. Eğitim sadece dört duvar arasında değil, hayatın içinde şekillenmeye devam ettiğine inanıyorum. Bu şekilde onlarca öğrencinin hayatına dokunduğuma inanıyorum. Bu benim için bir mutluluk kaynağıdır. Kimi öğrencilerin de liselere, sınavlara hazırlanmalarına yardımcı oluyorum" dedi.
Çocuklara yalnızca bilgi değil, umut da aşılamaya çalışan Sarısaray’ın bu özverili çabası, bir öğretmenin mesleği ömür boyu nasıl sürdürebileceğinin en güzel örneklerinden biri olarak, hem öğrencilerine hem de çevresine ilham veriyor.