Özel Haber

Mersin KESK Dönem Sözcüsü Başkavak: “Hakem Kurulu zaten hükümet ağırlıklı”

Memur ve emekli zam oranları için görüşmelerin tıkanmasının ardından Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun devreye girmesi bekleniyor. Hakem Kurulu sürecini ve memurların taleplerini Mersin KESK Dönem Sözcüsü Sevgi Başkavak ile konuştuk.

Abone Ol

Haber / Ceren Seyran İnan

Kamu İşveren Heyeti ile Memur-Sen arasındaki 8'inci Toplu Sözleşme görüşmelerinde uzlaşma sağlanamadı. Hükümetin milyonlarca memur ve memur emeklisi için verdiği teklifler sendikalar tarafından kabul görmezken tıkanan görüşmelerde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun devreye girmesi bekleniyor. Memur ve memur emeklilerinin 2026 ve 2027 zam oranlarına ilişkin son sözü Kamu Görevlileri Hakem Kurulu söyleyecek. Memur-Sen ise kurula başvuru yapmayacağını açıkladı. Oransal zam konusunda toplanacak olan 11 kişilik kurul, nihai kararda son sözü söyleyecek. Sürecin kurula devredilmesini ve memurların taleplerini Mersin KESK Dönem Sözcüsü ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şube Eşbaşkanı Sevgi Başkavak ile konuştuk.

“Kuruldan çıkacak sonucu şimdiden biliyoruz”

Son gelişmeleri ve durumun Hakem Kurulu’na devredilmesini değerlendiren Başkavak, “Sürecin tekrarlanması ve neredeyse her dönemde uyuşmazlıkla sonuçlanması bildiğiniz ama kabullenmediğimiz bir durum. Zaten son karar hükümete yakın kurul tarafından verilecekse, pazarlığın anlamı nedir? Bizler sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak kuruldan çıkacak sonucu şimdiden biliyoruz aslında. Düşük zam ve hükümetten yana karar. Çünkü, Hakem Kurulu'nun tarafsızlığına, bağımsızlığına ilişkin endişelerimiz, inançsızlığımız önceki dönemlerden deneyimlerimizle netleşti. 11 üyeden oluşan kurulun 6’sı zaten doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Memur-Sen 2, Kamu-Sen 1 üye gönderiyor; son üye ise Memur-Sen’in önerdiği akademisyenler arasından yine Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor. Yani kurulun yapısı baştan hükümet ağırlıklı” dedi.

“Daha önce 3 kez devreye giren kurul, hükümet teklifini onayladı”

Hakem Kurulu’nun bağımsızlığına ve adil olacağına dair inançları olmadığını dile getiren Başkavak, “Kurulda sendika temsilcileri olsa da sayıca az olmaları nedeniyle çoğunluk kararına etki edemiyorlar. Sendikalar bu nedenle, sadece görüş bildirilen ama karar süreçlerinde etkili olunamayan bir rol üstleniyor. Bu da çok anlamsız oluyor. Olması gereken ise tarafsız bir hakem kurulunun beklentimizi ve her iki tarafın taleplerini eşit şekilde değerlendirmesi. Ancak kurul, çoğu zaman hükümetin teklifini onaylayan bir mercii gibi çalıştığını daha önceki dönemlerde de gördük. Nitekim 2012’den bu yana üç kez devreye giren kurul, her defasında hükümetin teklifini onayladı” sözlerini kaydetti.

“Hukuki denetimi olmayan bir karar, nasıl adil olabilir ki?”

Kurul kararının kalıcı olduğunu ve itiraz mekanizmasının olmadığını hatırlatan Başkavak, “Hukuki denetimi olmayan bir karar, nasıl adil olabilir ki? Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na giden toplu sözleşme süreçleri, giderek güçsüzleşen bir toplu pazarlık sistemi ve otoriteye bağımlı bir karar mekanizması görüntüsü veriyor. Kamu görevlilerinin özlük haklarını koruma yetileri zayıflatılıyor. Geldiğimiz nokta ortadadır. Hükümet 4 milyon kamu emekçisine, 2,5 milyon emekliye, aileleri ile birlikte 25 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmiştir. Bu tekliflere karşı yapılacak olan şey; birkaç puanlık maaş artışını esas alan müzakereyi ya da hakem kurulu kararı beklemek değil, mücadeledir. Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu şudur; hangi sendikanın üyesi olursa olsun ya da herhangi bir sendikanın üyesi olmasın tüm kamu emekçilerini yok sayan, alay eden teklifler sunanlara karşı haklarımızı korumak için, insanca bir yaşam, güvenceli iş, güvenli gelecek için birleşik mücadele etmek” ifadelerini kullandı.