Haber / Aysun Koç Aydoğan
Sağlıklı beslenme denildiğinde yeni reçetelerin, yöntemlerin modern dünya ile birlikte çeşitlendiğini görebiliyoruz. Dünya çapında birçok mutfakta popüler olan yeni usuller geleneksel lezzetlerin arka planda kalmasına ya da daha sağlıksız olarak görülmesine neden olabiliyor. Kültürler arasında farklılık gösteren sağlıklı beslenme yöntemlerinde Anadolu mutfağının yerini Diyetisyen Erhan Çokkeser ile konuştuk.
Annelerimizin yaptığı güçlü yemekler
Sağlıklı beslenmeyi uzaklarda ve pahalı ürünlerde aramamamız gerektiğini dile getiren Çokkeser, “Aslında sağlıklı beslenmenin anahtarını yıllardır kendi mutfağımızda taşıyoruz. Zeytinyağlı sebzeler, kuru baklagiller, yoğurt, tarhana, bulgur gibi geleneksel yiyecekler bugün dünyada 'Süper yiyecekler' diye adlandırılan birçok besinden çok daha değerli. Mesela annelerimizin yaptığı mercimek çorbası hem protein hem lif açısından oldukça güçlü bir besin. Bulgur pilavı, kuru fasulye ve yoğurtla birlikte tüketildiğinde tam bir dengeli öğün oluyor” dedi.
“Önemli olan doğru porsiyonu seçmek”
Bol çeşitliliği ile kültürün sağlıklı beslenme üzerinde olumlu etkilere sahip olduğunu ifade eden Çokkeser, “Kahvaltılarımızda peynir, zeytin, yumurta, domates ve salatalık aslında Akdeniz tipi beslenmenin en güzel örneği. Biz doğru porsiyonları seçtiğimizde ve çeşitliliği koruduğumuzda, kültürümüzün mutfağı bize fazlasıyla yeter. Hem sağlıklı hem de lezzetli sofralara ulaşmak için aslında ihtiyacımız olan şey, geleneksel değerlerimizi modern bilgilerle birleştirmektir. Sağlık, kültürümüzün içinde var; önemli olan onu doğru şekilde uygulayabilmektir” sözlerini kaydetti.

