Whatsapp Image 2025 05 17 At 09.47.45 (1)

Mersin’in de içinde bulunduğu Kilikia Bölgesi, kale ve kule yapıları açısından oldukça zengin bir bölgedir. Friedrich Hild ve Hansgerd Hellenkemper’in “Kilikien und Isaurien” adlı eserlerinde, Mersin sınırları içinde bazı yapıların Hellenistik temelli, ağırlıklı olarak Roma, Bizans, Haçlı dönemlerine ait olmak üzere yaklaşık 110 adet kale ve gözetleme / haberleşme kulesi bulunduğu bilgisini verirler. Gerek bölgenin konumu ve coğrafi özellikleri, gerekse de tarih boyunca ulaşım ve ticaret amacıyla ana ve tâli yolların bölgeden geçmiş olması, çok sayıda kale ve kule yapısının bölgede yer almasını zorunlu kılmıştır. Yine Toroslar’da yer alan başlıca dağ geçitlerinin de yer aldığı ulaşım yollarının sürekli biçimde kullanımı, bölgede kale ve kule yapılarının gelişimini de sağlamıştır.

Whatsapp Image 2025 05 17 At 09.47.45 (2)

Bölgedeki askeri, ticari ve sivil ulaşımı sağlayan dağ geçitleri, Orta Anadolu’nun Akdeniz limanlarına ulaşabilme amacını taşımaktaydı. Bu güzergâhlar askeri amaçlı ve ticari kervan yolu amacıyla yüzyıllardır kullanılmıştır. Kilikia ve çevresindeki dağ geçitleri üzerinden geçen bu yolların en önemli özelliği, İç Anadolu’dan getirilen ticari malların ve ürünlerin güneyde Akdeniz ticaret limanlarına ulaştırması olmuştur. Yine aynı amaçla limanlara getirilen ürünler, bu yollar aracılığıyla kuzeydeki yerleşim yerlerine ulaştırılmıştır. Böyle önemli yolların güvenliğinin ve kontrolünün sağlanması için de yolun gözlenebildiği hakim noktalara kale ve kule yapıları inşa edilmiştir. Asar Kale de bu kalelerden sadece bir tanesidir.

Whatsapp Image 2025 05 17 At 09.47.45

“Asar” sözcüğü Osmanlıca'da; “eser, yapı, burç, hisar, kale, yüksek tepe, miras, asır” gibi çok farklı anlamlarda kullanılmıştır. “Âsâr-ı atîka” tamlaması da “eski yapıt, sanat eseri” anlamlarına gelmektedir. Ülkemizde “Asar” isminin kullanıldığı bir çok kale, tepe, kaya mezarı gibi kalıntılar tespit edilmiştir. Mersin’den başka Antalya, İzmir, Ankara, Eskişehir, Afyon, Gerede (Bolu), Çankırı, Samsun, Karabük, Eskipazar (Karabük)’te de “Asar” isminin antik yapı veya doğal yerlerde kullanıldığını görmekteyiz.

Whatsapp Image 2025 05 17 At 09.47.46 (1)

Mersin’deki Asar Kale, Gözne’den Arslanköy’e giden yol güzergahında, Hangediği Köyü’ne varmadan, yolun solunda hakim bir noktada yer almaktadır. Kale, Toroslar’dan doğup kıvrıla kıvrıla akan Efrenk (Müftü) Deresi’nin sularını, Sunturas Köyü’nün içinden dereye karışan şelaleleri, Toros Dağları’nın karlı zirvelerini ve güneye doğru ufuk çizgisine baktığınızda da Akdeniz’in turkuaz sularını görebileceğiniz harika bir yere konumlandırılmış. Asar Kale, İç Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan geçitlerden biri olan Dümbelek Boğazı üzerinden geçen yolun güvenliğini sağlayan kalelerden sadece bir tanesidir. 16 km batısında Arslanköy Kalesi, kuzeyde de küçük bir garnizon kalesi olan Evciler Kalesi, Asar Kalesi’nin komşu kaleleridir. Kalenin üstünden batıya doğru bakıldığında, günümüzde oldukça yıpranmış ve Arslanköy Kalesi, Asar Kale’nin görüş alanı üzerindedir. Gözne-Aslanköy yolundaki kale, Zephyrion’un da (bugünkü Mersin) 28 km kuzeybatısındadır.

Whatsapp Image 2025 05 17 At 09.47.46

Yaklaşık 1050 metre rakımlı kalenin üzerinde bulunan, Kilikia Ermeni Kralı II. Hetum’a ait madeni paralar, yapının 13. yüzyılda Ermeniler tarafından iskân edildiğini göstermektedir. Kalenin dışı kalker, kesme blok taşlarla örülüdür ve taşların yüzeyi pürüzlü olarak işlenmiştir. Günümüze kısmen harap bir şekilde ulaşan kalenin, yarım yuvarlak planlı iki kulesi ve bağlantı suru, kalıntıların genel görünümünü oluşturmaktadır. Kuzey kulesinin haricinde iç kısım duvar taşları düzgün yüzeylidir. Kuzeydeki kule iki katlıdır, ancak yapının üst örtüsü günümüze kadar ulaşmamıştır. Girişi yıkılmış olan kulenin iç mekânı düzgün kesme taşla örülmüş ve örgü üzerinde moloz dolgu kullanılmıştır.

Alanın kuzeyinde apsis kalıntısı görülen yapının, şapel işlevi taşıdığı düşünülebilir. Kalenin kuzey ve güney kuleleri, sur duvarıyla birbirine bağlanmıştır. Güneydeki kulenin zemininde yer alan sarnıç, günümüze oldukça sağlam bir şekilde ulaşmıştır. Sarnıcın iç yüzeylerinde, suyun korunmasını sağlayan iç sıvası bile hala bozulmamıştır. Friedrich Hild ve Hansgerd Hellenkemper, sarnıcın kalenin mühimmat deposu işleviyle de kullanılmış olabileceği görüşünü savunmuşlardır. Kalenin kuzeybatısındaki köşede, toprağın içinde künk borular vardır. Bunlar yağmur suyunu toplayarak kaledeki sarnıçlara kanalize etmek için yapılan borulardır.

Hakkında çok fazla bilgi olmayan Asar Kale, tarihi yol güzergahlarının üzerinde kurulu ve bu yolların güvenliğini koruma amaçlı yapılmış bir garnizon kalesi olarak, yapıldığı yıllardan günümüze kadar ulaşmayı başarmış kalelerimizden birisidir. Dileğim, Asar Kale’nin ve diğer Kilikia kalelerinin kültür rotalarının içerisinde yer alması ve bu kaleler üzerinde yapılması gereken onarım ve restorasyon çalışmalarının yaptırılmasıdır. Umarım Kilikia Bölgesi, ulusal ve uluslararası camiada hak ettiği değeri tez zamanda görür.