Halkın Kalbinde Bir İz: Tevazu, Takdir ve Bir "Gelin Tacı"nın Hikayesi
Merhum Sabahattin Çakmakoğlu, Mersin'deki çalışmalarını vilayetin bütünlüğü içinde, köy ve kasabaların en ücra noktalarına kadar götürmüş, eksik kalmış hizmetleri titizlikle tespit edip hayata geçirmişti. Bu samimi ve yaygın çaba, şehrin her köşesinde hissedilmiş olmalı ki, halk ve yerel yönetimler tarafından gösterilen bir takdirle karşılaşmıştı. Kendisinden habersiz, birçok belediye ve hatta bazı köylerin sokak ve caddelerine isminin verildiğini, çoğunu işlemler tamamlandıktan hatta Mersin'den ayrıldıktan sonra tesadüfen öğrenmişti.
Bu olağanüstü vefayı, derin bir şükran duygusuyla karşılayan Çakmakoğlu, burada bir kez daha Mersin halkına içten teşekkürlerini sunmuştur. Özellikle, iyi yetişmiş kişiliğiyle, öğretmen kökenli iş adamı ve can kardeşi Fikri Duru'nun aracılığıyla sık sık ziyaret ettiği, merkeze bağlı Gökkuşağı "Yanpar" köyünde, halkın kendisini o kadar benimsediğini görür ki, esnaf ve ticaret erbabının yeni yaptığı bir ticari pasaşa dahi onun isminin verilmiş olduğuna şahit olmuştu. Bu, elbette bir idarecinin erişebileceği en samimi ve en değerli takdir işaretiydi.
Ancak Çakmakoğlu'nun Mersin'deki hizmetleri arasında, kişisel olarak çok benimsediği ama tamamlanmasına ömrünün yetmediği, sonrasında ise amacından saptırılan bir proje özel bir yer tutar: "Gelin Tacı"
Belediye Başkanı Okan Merzeci'nin mali sebeplerle ertelediği bu projeyi, Çakmakoğlu ısrarla vilayetten üstlenmiş ve hayata geçirmeye başlamıştı. Proje, Mersin Limanı'nın bitişiğindeki, halk arasında "Parmak İskele" veya "Dil İskelesi" denilen yere, nikah törenlerinin yapılacağı, denizin üzerinde adeta yükselen iki katlı, estetik bir "Evlendirme Dairesi" inşa etmeyi amaçlıyordu. İskele dar ve sivri bir yapıya sahip olduğu için, yan taraflarına fore kazıklar çakılarak genişletilmiş ve Atatürk Parkı'nın denize uzanan yeşil bir uzantısı gibi tasarlanmıştı. Bitmiş haliyle, üç tarafı denizle çevrili, son derece romantik ve görkemli bir tesis olacaktı.
Ne var ki, inşaat bitmek üzereyken Çakmakoğlu'nun Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atanması ve Mersin'den ayrılmasıyla proje yarım kalmıştı. Sonradan Mersin'i ziyaret ettiğinde, bu güzel tesisin bir "Turizm Tanıtma Bürosu" olarak kullanıldığını üzülerek görmüştü. Daha da acısı, bir süre sonra sahili kapattığı ve denize girişi engellediği gerekçesiyle, dönemin anlayışı gereği, diğer birçok tesisle birlikte "Gelin Tacı"nın da yıkım kararı alındığını öğrenmişti.
Valinin hayali, halkın mutluluklarını paylaştığı, ömür boyu hatırlayacakları bir an yaşayacağı özel bir mekandı. Zaten inşaat öncesinde de halkın o bölgeden denize girmediği biliniyordu. Bu nedenle, yıkım kararının yanlış bir değerlendirmenin sonucu olduğunu düşünüyor ve bu düş kırıklığını satır aralarında hissettiriyordu. "Gelin Tacı", onun için bir bina olmamış, Mersinlilere armağan etmek istediği bir neşe ve estetik abidesi idi ancak kaderi plansız kentleşmenin ve vizyon değişikliklerinin bir yansıması oldu. Bu hikâye, bir devlet adamının en samimi duygularla bağlandığı, ancak hayata geçiremediği bir hayalinin de hüzünlü öyküsüdür.
•
19.12.2025|BİR VALİNİN İZİNDE: SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU’NU ANMAK- XVI-| Sosyal Adalet, Üniversite Hayali ve Vedanın Ardından